MEHMET KORKUTATA -KONUK YAZAR


BİRBİRİMİZİ SEVELİM VE  ÜMMET OLMAK İÇİN GAYRET GÖSTERELİM LÜTFEN! 

BİRBİRİMİZİ SEVELİM VE  ÜMMET OLMAK İÇİN GAYRET GÖSTERELİM LÜTFEN! 


 

Ümmet olma bilinciyle bir araya gelip, kardeşçe cem olup yapılması gereken hususları istişare yapmadığımız müddetçe hiç bir konuda muvaffak olamayız. Öncelikle Feodal yapıları, ötekileştiren, kamplaştıran zihniyetlerin islâm şuuruyla bilinçlenip ümmet olma düsturuyla hareket etmek mü'minleri bir araya getirir ve islam kardeşliğine sebep olur. Maalesef, dernekler, federasyonlar, diğer sivil toplum örgütleri sözleşmede mevcut maddeleri, veya yönetim kurulu kararlarını uygulamaya geçirmeyip, kendi heva ve hevesleri, kendi şahsiyetlerini ön planda tutarak hareket edenler, maalesef ne yaşadıkları şehire ve nede temsil ettikleri sivil toplumlara faydalı olmamakla birlikte, fitneye ve kargaşaya sebebiyet vermektedirler.

İslâm dininde bencillik yasaklanmıştır. İslam bencilliği ayağının altına almıştır. Ben yerine o, biz yerine onlar demediğimiz müddetçe islâm ahlâkıyla uzaktan yakından bir ilgimiz olmaz. Peygamber efendimiz (S.A.V) toplumun inşasına kişilerin ihyasından başlamıştır. Güçlü, sağlıklı, güvenli ve medenî bir toplum olmanın önündeki en büyük engelin insanların benlikleri, nefisleri ve dünyevî menfaatleri olduğunu bilmiş, bu sebeple sağlam kaleler inşa etmek yerine, kale gibi sağlam kardeşlik bilinci tesis etmiştir. İnanan mü’minleri kardeş ilan etmiş; onları, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan bir binanın tuğlalarına benzetmiştir. Bunun da ötesinde “Allah’a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız" buyurarak; birbirini sevmenin, îman etmenin ve cennete girmenin temel şartları arasında yer aldığına dikkat çekmiştir. 

Ensar ve Muhacir, böyle bir kardeşliği hücrelerine kadar yaşayarak ortaya koydular. Efendimiz (S.A.V), asabiyet ve cehaletin çelik ağını kırarak; dilleri, renkleri, gelenek ve görenekleri farklı olmasına rağmen ''iyilik ve takvada yardımlaşan'' kardeşlerden örnek bir toplum meydana getirdi. 

Fakat ne hazindir ki, Müslüman olarak, Allah Resûlü’nden sonra bu ulvî mirasa yeterince sahip çıkamadık. Ensar ve Muhacir'in destansı kardeşliği bizlere örnek olması gerekirken hafızalarımızda bir tarih satırlarımızda bir hatıra oldu! Dünyevi çıkarlar ve güç mücadelelerinin olumsuz etkileri, Kutlu Nebi'nin ardında bıraktığı bu örnek toplumu zedeledi. Bugün müslüman coğrafyasında dökülen gözyaşları, nefislerimizin, arzu ve heveslerimizin bize unutturduğu kardeşliğimizin ağıtlarıdır. Ne yazık ki, bizler; zihinleri bir, yürekleri bir, gayeleri bir, sevgileri bir, hüzünleri bir, kederleri bir, kardeşler topluluğu olamadık. Birbirimize kin güttük, nefret duyduk, üstünlük tasladık, kendimiz için istediğimizi mümin kardeşlerimiz için isteyemedik. Haklı ve güçlü olmanın gururunu mü'min kardeşlerimizin izzet ve onuruna tercih ettik. Tuttuğumuz takımın kaybetmesine üzüldüğümüz kadar üzülmedik, evsiz, yurtsuz kalan kardeşlerimize ve onları yakan ateşlerin bizi serin bırakacağını zannettik. “Yoksa siz sizden öncekilerin başına gelenler; sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi? zannettiniz? Ayetine muhatap olduğumuzu unuttuk." 

Yüce kitabımız; “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de; Allah gönüllerinizi birleştirdi ve o’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz" buyurarak, bizi tek vücut olmaya davet ediyor. 

Allah Resûlü’nün Ashâb'ı Kirâm’da hayat bulan şu sözleriyle makâlemi bitirmek istiyorum: “Ey mü’minler Birbiriniz hakkında zandan sakınınız. Çünkü zan, sözlerin en yalan olanıdır. Başkalarının konuştuklarını dinlemeyin, ayıplarını araştırmayın, birbirinize karşı üstünlük taslayıp böbürlenmeyin, birbirinizi kıskanmayın, kin tutmayın, yüz çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları! Allah'ın size emrettiği gibi, kardeş olun."

Allah'ın rahmeti ve mağfireti hakka tabi olanların üzerine olsun. 
Sevgi ve muhabbetlerimle...
Mehmet KORKUTATA