MEHMET KORKUTATA -KONUK YAZAR


DÜNYA VE AHİRET YURDUN'DA HUZUR BULMAK İSTİYORSAN SÖZÜNDE DURACAKSIN VE VERDİĞİN SÖZE BAĞLI KALACAKSIN! 

DÜNYA VE AHİRET YURDUN'DA HUZUR BULMAK İSTİYORSAN SÖZÜNDE DURACAKSIN VE VERDİĞİN SÖZE BAĞLI KALACAKSIN! 


 

İnsan oğlunu yoktan var eden Yüce Allah (C.C) dünyada sıhhatli bir toplum oluşturabilmemiz ve ahiret yurduna huzurla girebilmemiz için bir takım kurallar koymuştur. Bu kuralların en önemlilerinden biri de ahit ve ahde vefadır. 

Sözünde durma, verdiği sözlere bağlı kalma, özü ve sözü doğru olma anlamına gelen ahde vefa, "İslâm ahlâkının en önemli prensiplerinden biridir. Kur‘ân‘a göre ahde vefa, iman ederek Allah ile ahidleşmiş ve böylece kendisini hür iradesiyle sadakat yükümlülüğü altına sokmuş olan mü'minin ahlâki bir borcudur. İster insanlara, ister Allah’a karşı verilmiş olsun her ahid ve söz, yükümlülük şartlarını taşıyan her insanı borçlu ve sorumlu kılar." 

Ahit, Allah’la insan ve insanla insan arasında olmak üzere iki yönlüdür. Allah'u Teâla, Kur‘ân'ı Kerîm‘de, insanların atası olan Hz. Adem ve O’nun zurriyetiyle bir ahitleşme yapmıştır. Bundan dolayı Yüce Allah, bizim Rabbimiz olduğunu ve buna şahit olarak gereği gibi yaşamamızı emretmiştir. İnsanoğlu bu sözleşmenin gereği olarak ahdine bağlı kalmalıdır. Diğer yönü ise insanın insana karşı olan sözleşmesidir. İnsan sosyal bir varlıktır. Çevresindeki insanlara ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacın giderilmesi ise karşılıklı anlayış ve güvene bağlıdır. Bu güveni sağlayabilmek de ahitleşmek ve ahde vefa göstermekle gerçekleşir. 

Yüce Allah, Kur‘ân-ı Kerîm‘de mü'minlerin özellikleri arasında emanete riayet etmeyi ve ahde vefayı; yani sözlerine sadık kalmayı zikretmektedir. Toplumun huzuru, ancak ve ancak birbirimize duyduğumuz saygı ve ahde vefaya bağlıdır. Ahde vefa olmadan sağlıklı bir toplum hayatı mümkün olamaz. Allah'u Teâla, böyle bir topluma rahmet nazarıyla bakmaz. "Zira Ku’rân'ı Kerîm‘de Cenab'ı Hak şöyle buyurmaktadır; Allah‘a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah‘ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri akrabalık bağlarını terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; işte lanet onlar içindir. Ve kötü yurt cehennem onlarındır.” Allah Resûlü (S.A.V) de hadîs-i şerîflerinde münafıklığın alametleri arasında sözünde durmamayı ahde vefasızlık olarak bildirmiştir. 

Görülüyor ki, insanın Allah ve toplum ile barışık olabilmesi için ahde vefaya çok büyük önem vermesi gerekmektedir. Bizleri yaratan Yüce Allah, koyduğu ilahî kanunları, tüm insanların huzur ve mutluluğu için koymuştur. Bize düşen görev de bu olgunluğa erişebilmek için O’nun yolundan ayrılmamak, O’nun ahdine vefa göstermektir. 

O halde geliniz bizler de Peygamber Efendimiz (S.A.V) gibi sözüne sadık, ahde vefalı ve çevresi tarafından güvenilir bireyler olalım. Cenab-ı Hakk‘ın “Müminler içinde Allah‘a verdikleri sözde duran nice erler vardır. İşte onlardan kimi sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir ve kimi de şehitliği beklemektedir. Onlar asla sözlerini değiştirmemişlerdir” âyet-i kerîmesi gereği ahdimize sahip çıkalım. 

Yüce Rabbim,  bizlere ahdine bağlı olmayı, Allah’a ve topluma olan görevlerini en güzel bir şekilde yerine getirmeyi nasip etsin inşallah!
Sevgi ve muhabbetlerimle...
Mehmet KORKUTATA