MEHMET KORKUTATA -KONUK YAZAR


KUTSAL MÂBET CAMİ VE MESCİDLERİMİZ !

KUTSAL MÂBET CAMİ VE MESCİDLERİMİZ !


Yaratılmışların en şereflisi olan insanoğluna soruyorum!
 İnşa ettiğimiz villa, köşk, yalı ve saray yavrusu gibi, ikâmetgâhlar, son derece hassasiyetle, önemli hiç bir detayı gözardı etmeden, itina ve özveri ile inşa ettiğimiz işyerleri;
Peki âlâ nefsimizi tatmin etmek için son derece ihtişamlı, şatafatlı inşa ettiğimiz evlerimiz ve işyerlerine verdiğimiz değeri neden Mâbetlerimize vermiyoruz, AVM'lerde, işhanlarında, iş yerlerinde, kamu kuruluşlarının bir kısmında  ve benzeri bir çok binada en güzel mekânları mescit için tahsis etme yerine, ne yazıkki; çoğunlukla havasız, günyüzü görmeyen rutubetli, nemli zemin katlar mescit haline geliyor.
Bir diğer ikinci husus ise: Bayramlarda, panellerde, özel organizasyonlarda, makam ve mevki sahibi şahsiyetlerin huzuruna çıktığımızda veya iş görüşmesi yada değer verdiğimiz bir şahsiyetle görüşmelerimizde ne yapıyoruz? Özenle en güzel ve temiz elbiselerimizi giyiniyoruz, sonrasında en güzel kokuları sürmek suretiyle randevüleştiğimiz kişi ve makamlara gidiyoruz.
Dolayısıyla biz mü'minler olarak aynı hassasiyeti cami ve mescitlere girerken göstermemiz gerekiyor neden? Çünkü her şeyden önce onsekiz bin âlemin yaratıcısı Allah'u Teâla (C.C)'nun huzuruna çıkıyoruz. Ayrıca kirli elbise, kokan çorap ve kokan bir bedenle, Cemaatı rahatsız edecek derecede soğan, sarımsak ve benzeri gıdaları tüketip cami ve mescitlerde namaz kılmak camaati rahatsız ettiği için  kul hakkına girer, kul hakkının affı olmadığı için, maalesef sonu cehemnem olur! 

İslam medeniyetinde camiler yaşanılan yerin kalbi ve Müslümanların sosyal güzergâhını tâyin eden pusulalar olmuştur. Tarihimizde camiler, sadece beş vakit namaz kılınıp dua edilen yerler olmamıştır. Bu kutsal mekânlar aynı zamanda ilmin, irfanın, bilginin, hikmetin, hüznün ve sevincin paylaşıldığı, kardeşliğin de pekiştirildiği birer mekân olmuştur. 

Dinimize göre cami ve mescit yapmak, yaptırmak ve yapılmasına katkı sağlamak çok önemli ve değerlidir. Nitekim Medine’ye hicret ettiğinde, ashabı ile birlikte ilk işi bir mescit yapmak olan Sevgili Peygamberimiz (S.A.V); “Her kim Allah için bir mescit inşa ederse, Allah da ona cennette bu mescidin benzeri bir köşk inşa eder" buyurarak konunun önemine işaret etmiştir. 

Cami yapmak kadar, camilerin ihya edilmesi de son derece önemlidir. Çünkü cami, eğer Allah için atan kalplerle doluyorsa mamur demektir. 

Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir hadisi şeriflerinde, Allah’ın rahmetiyle kuşatacağı yedi sınıf insandan birinin de gönlü mescitlere sevgiyle bağlı olan kimse olduğunu belirterek, camilere bağlılığın değerini ifade etmiştir. 

Öyleyse geliniz! Camilerimizi tıpkı asrı saadet te olduğu gibi  Peygamber Efendimizin  Mescidinde  hayatımızın merkezine taşıyalım. Huzur dolsun dünyamıza. Kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla tek vücut olup, Rabbimizin huzurunda kıyama duralım. Ailecek aynı kubbe altında rükûlarda, secdelerde buluşalım. Eşlerimizle, çocuklarımızla hep birlikte camilerde hayat bulalım. Unutmayalım ki, Camiler, ancak bu şekilde Rabbimizin istediği gibi imar ve mamur edilmiş olacaktır. 

Dernek ve Camilerimiz bize büyüklerimizin emanetidir. Bizden öncekiler malıyla, mülküyle, gönlüyle muhabbet ve sadakatıyla, her türlü zorluğa rağmen bıkmadan yorulmadan, ibadet aşkıyla derneklerimizi kurdular, Camilerimizi inşa ettiler. 

Şimdi bize düşen dernek çalışmalarını birlik ve beraberlik içinde bir adım ileri götürmek ve camilerimizin asr-ı saadette olduğu gibi gerçek amacına kavuşması için gayret göstermektir. 

Yüce Rabbim, bizleri mabedine sahip çıkan ve insanlığa hayırlı hizmetler sunan salih ve sadık müminlerden eylesin inşallah!   
Mescitleri amacına uygun ve nezih mékanlarda inşa eden mü'min kardeşlerimi, Cemaatleri ve kamu kuruluşlarını tenzih ederim, onlara göstermiş oldukları özveri ve hassasiyet için bütün inananlar adına teşekkür ederim. 
Sevgi ve muhabbetlerimle...
Mehmet KORKUTATA