Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, anne ve baba rollerini belirsizleştiren, genç kuşakları evlilikten uzaklaştıran modern yaşam pratiklerinin, aile kurumunun geleceğini derinden etkilediğini ifade etti.
Bakan Göktaş, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkan Vekili İskender Pala ve kamu kurumları temsilcilerinin katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi Konferans Salonu'nda düzenlenen "Aile ve Kültür-Sanat Sempozyumu"nun açılışına katıldı.
Bakan Göktaş, sempozyumda aileyi kültürel varlığın asli unsuru olarak ele alacaklarını, nüfus politikalarının kentleşme ve mimarinin aile yapısındaki dönüşümünü, sanatın birleştirici gücünü tüm boyutlarıyla değerlendireceklerini belirtti. Göktaş, bu birlikteliğin aileyi güçlendiren kalıcı kültür ve değer hareketine dönüşmesini temenni ettiğini dile getirdi.
Modern dünyanın dayattığı yeni yaşam ritminin, insanlara ekranları, algoritmaları, hız ve tüketim kültürünü dayattığına dikkati çeken Göktaş, "Bu düzen, en çok da aileyi hedef alıyor. Bir yanda yalnızlaşmayı normalleştiren dijital kültür, diğer yanda aidiyet duygusunu aşındıran bireycilik. Bir yanda doğum oranları düşerken, diğer yanda aile içi iletişimi ve kuşaklar arası bağları zayıflatan teknoloji bağımlılıkları" dedi.
Göktaş, demografik dönüşümün izlerinin hanelerde belirginleştiğini, bugün ortalama hane halkı büyüklüğünün 3,11'e gerilediğini söyledi. İnsanın yaradılış hakikatini gölgeleyen, kadın ve erkek kimliğini belirsizleştiren cinsiyetsizleştirme söylemlerinin aile yapısının en temel dayanaklarını hedef aldığını vurguladı.
"Tüm bu dinamikler sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da ortak meselesi olan bir aile erozyonuna işaret ediyor" diyen Göktaş, bugün bütün ülkelerin benzer sorularla karşılaştığını ifade etti. Aileyi geleceğe nasıl taşıyacakları, toplumu ayakta tutan aileyi küresel kırılganlıklar karşısında nasıl daha dirençli kılacakları ve dinamik nüfus yapısını nasıl güvence altına alacakları sorularının cevabının, aile değerlerini merkeze alan politikalar geliştirmekten geçtiğini belirtti.
Göktaş, Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı'nın bu amacın stratejik yönünü ve önceliklerini belirleyen temel çerçeve olduğunu anımsattı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı başkanlığında oluşturulan Nüfus Politikaları Kurulu ile uzun vadeli ve sürdürülebilir demografi stratejileri geliştirdiklerini, Aile Enstitüsü ile aile ve demografi alanlarında bilimsel temelli politika süreçlerini yürüttüklerini dile getirdi.
2025'in Aile Yılı ilan edildiğini hatırlatan Göktaş, ülkenin dört bir yanında 14 binden fazla etkinlik düzenlediklerini, 1925 kurumla işbirliği yaptıklarını belirtti. Finansal desteklerden eğitime, kültürel etkinliklerden dijital dönüşüme kadar her alanda aileyi güçlendiren çalışmalar hayata geçirdiklerini ifade etti.
Göktaş, yürüttükleri aile diplomasisi ile aile politikalarını sınır ötesine taşıdıklarını belirterek, "Türkiye'nin aile merkezli sosyal politika yaklaşımını bölgesel ve küresel ölçekte örnek bir modele dönüştürüyoruz" dedi. Tüm bu adımların, aile dostu ekosistemi yerleşik bir kültüre dönüştürme iradelerinin somut yansıması olduğunu vurguladı.
"Aile güçlü olursa, Türkiye güçlü olur. Aile sarsılırsa, toplumun özü zayıflar" diyen Göktaş, aileyi korumayı bir medeniyet meselesi, bir gelecek inşası ve bir varlık bilinci olarak gördüklerini ifade etti. Sempozyumun, bir uyanış, bir fark ediş, bir yeniden yükselişin tezahürü olduğunu belirtti.
Sempozyumda, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkan Vekili İskender Pala da konuşma yaptı.