Tarih: 25.05.2021 22:41

BÜYÜK KIRMIZI PAPAĞAN TÜM İNTERNET KİTAPÇILARDA!

Facebook Twitter Linked-in

Mithat Önal’ın 3. Öykü kitabı “BÜYÜK KIRMIZI PAPAĞAN” çıktı. Yazar, Şefkat Usta ve Yorgun Bir Yazdı O öykü kitaplarından sonra yeni öykü kitabı “BÜYÜK KIRMIZI PAPAĞAN” ile yeniden okuyucularının karşısına çıktı.

Yaşamın bir köşesinde kalmış küçük anıları öykülerinde canlandıran Yazar, kahramanlarına büyük amaçlarla bezeli hayat veriyor. Sahici bir anlatımla kaleme aldığı öykülerinde, unutulmuş anıları yeniden gün yüzüne çıkarıyor. Elbiselerin arasına sıkışıp kalmış eski bir fotoğrafı yeniden gün yüzüne çıkartır gibi, öykülerinde de eskimiş yaşanmışlıkları gözler önüne seriyor. Öykülerinde sade bir üslup çizen Yazar, edebiyatımıza edebi ve kalıcı eserler bırakmayı amaçlıyor.

 

Kitabın içerisinde yer alan öyküler: Bebelere Balon, Bulutlar Çok Uzakta, Çilek Masalı, Gülümseyen Oyuncaklar, Hiç, Koruma, Refika Kadın, Sıska, Küçük Tüccar, Trafik Şakir, Büyük Kırmızı Papağan

 

Bebelere Balonlar da, balonların özgürlüğe nasıl uçtuklarını gözlemlerken, balonların vurulmadığı bir deniz düşleyeceksiniz. Murtazanın, balonların vurulmaması için girdiği fedakarlığı taktirle karşılayacak, denize iple dizili balonları çözerek özgürlüklerine birlikte kavuşturacaksınız. Çilek Masalın da Çilek ile Masalın buluşmasına şahitlik edeceksiniz. Gülümseyen Oyuncakların içerisinde gezinirken bir çocuk kulağınıza, “Bir oyuncak bir umut” cümlesini fısıldayacak. Hiç, öyküsünde saflığa pencere aralarken, Korumanın hayallerine tebessüm edeceksiniz. Refika Kadın, güvercinlerine buğday tanelerini atarken, kendinizi en şanslı parkta bulunduğunuzu hissedeceksiniz. Trafik Şakiri okurken bir yandan gülümseyecek, bir yandan da fötr şapkalı, boynunda düdüğü trafiğe yön veren bu ilginç adamı hayal edeceksiniz. Büyük Kırmızı Papağan da, bir kadınla bir mahkumun zihinsel yolculuğuna birlikte çıkacaksınız.

Kitaptan “Küçük bir oda. Odada küçük bir pencere. Küçük bir pencerenin yanında küçük bir adam. Adamın kafasında küçük bir hayal… Vurulmayan balonlar.”

“Sobanın isi çöktü üzerine. Ben onları da temizledim. Her sene bahar geldiğinde odayı badana yaptım. Her badana yapmamda fotoğrafı dışarı çıkardım. Merdivenin başına koydum. Sonra yeniden içeri aldım. Seni kalbimden içeri aldığım gibi…”

“Bir kez daha kahrettim tutsaklığımıza Cemşitle. Bir çay bardağında, umutların tükendiği kırık dökük ranzaların arasında atılmamış kahkahaların sesini dinledik, hiç karıştırılmamış çay kaşıklarına inat. Bir daha kahrettik Cemşitle. Kulağımız demir kapıda olduğu halde, tutsaklığımızın en acı haline çelme takamamanın ızdırabını yüreğimizin en kuytu köşelerinde hissettik. Kahretmenin belki de en can yakıcı halini yaşadık atılmamış voltaların hesabına. Sol yanımız çok yansada…”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —