MEHMET KORKUTATA -KONUK YAZAR


Gerçek zenginlik gönül tokluğudur!

Gerçek zenginlik gönül tokluğudur!


 

Yüce Mevlamız (C.C) bizlere sayısız nimetler bahşetmiştir.

Beden sağlığımız, nefes alıp verebiliyor olmamız, elde ettiğimiz rızıklar bu nimetlerden sadece birkaçıdır.

Bu nimetlerin farkında ve onlara razı olmak bizleri huzura ve kurtuluşa erdirir.

İnsanlar ancak Allah’ın verdiği nimetlere kanaat ettikleri sürece hem dünya ve hem de ahiret mutluluğunu elde edebilir.

Ayeti Kerime’de Yüce Rabbimiz(C.C) “Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı yalnızca Allah’ın üzerinedir. Allah o canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekânı bilir. Bunların hepsi açık bir kitapta (levhi mahfûzda) dır.” diye buyurarak, her canlının rızkının Onun tarafından takdir edildiğini ifade eder.

İnsanın görevi helal yollardan rızkını aramak, gayret etmek ve Allah’ın takdirine razı olmaktır.

Onun takdir ettiği nimetlere razı olmayan, sürekli daha fazlasını isteyen kimse dünya da asla tatmin olamayacaktır.

Her daim daha fazlasını elde etmek için çabalar, ancak gerçek huzuru hiçbir zaman bulamaz.

Tevekkül eden kişi ise elinde olanlarla yetinir ve gerçek zenginliğin gönül tokluğunda olduğunu bilir. 
Yüce Allah’ın taktirine razı olmak, insanın ruhunda derin bir huzur oluşturur.

Kanaat etmek ise insanı sürekli daha fazlasını aramaktan kurtarır ve elindekinin değerini artırır.  

Dolayısıyla kanaat; insanı hırstan ve doyumsuzluktan koruyan bir zırh gibidir.

Dünya malına olan aşırı bağımlılık insanı yorar, huzursuz eder ve hatta Rabbine karşı nankörlüğe sevk eder.

Kanaat sadece mal ve mülkle ilgili değildir, hayatımızın her safhasında Rabbimizin takdirine razı olmaktır.

Kanaat sahibi bir insan Rabbine şükreder ve her daim mutluluk içinde olur.

Lokmân (a.s.) oğluna şöyle nasihat etmiştir:
“Yavrucuğum! Gönlünü kederlerle ve üzüntülerle meşgul etme! Aç gözlülükten sakın. Takdire rıza göster. Allah tarafından sana verilene kanaat et ki hayatın güzelleşsin, gönlün sürurla dolsun ve hayattan zevk alasın.”

Lokmân (a.s.)’ın oğluna verdiği bu nasihat insan hayatında huzurun ve mutluluğun anahtarını bizlere öğretmektedir.

Keder ve üzüntüyle dolu bir gönül, Allah’ın verdiği nimetlerin farkına varamaz.

Açgözlülük ise insanı hem dünyada ve hem de ahirette mutsuzluğa sürükler.

Nitekim; Rabbimizin takdirine razı olup kanaat etmek hem ruhumuzu ve hem de yaşantımızı güzelleştirir.

Bu, aynı zamanda şükürle dolu bir hayatın ve Allah’a tam bir teslimiyetin göstergesidir.

Elimizde var olanla şükretmek üzerimizdeki nimetlerin artmasına da vesile olur. 
“Şükrederseniz, elbette size nimetimi artırırım.” ayetinde Rabbimiz, şükrün nimetlerin artmasına vesile olduğunu açıkça müjdelemektedir.

Şükreden bir kul; tam teslimiyetle sahip olduğu nimetlerin farkına varır ve bu nimetlerin asıl sahibinin Yüce Allah olduğuna iman eder.

Taç ve taht geçicidir. Hiç gönüllere girdinmi? Telkininde bulunan; Sadi Şirazi' yi rahmet ve minnetle yad ediyorum.

Yüce Allah’ın rahmeti, bereketi ve mağfireti hakka tabi olanların üzerine olsun inşallah!

Sevgi ve muhabbetlerimle...