İnsanın varlığına anlam katan ve onu diğer yaratılmışlardan farklı kılan en önemli özelliklerinden biri hiç kuşkusuz vicdan sahibi olmasıdır. Vicdan, Cenab'ı Allah’ın özümüze yerleştirdiği en seçkin vasıflarımızdan biridir. Vicdan, bizlere iyiyi ve kötüyü ayırt etme gücünü verir. Vicdan, kötülük işlemekten üzüntü duymamızı, iyilik etmekten de sevinç ve mutluluk duymamızı sağlar. Niyet ve eylemlerimiz üzerinde en fazla etkili olan duygu, vicdan duygusudur. Çünkü vicdan, insanın içine kurduğu bir adalet ve hakkaniyet terazisidir. Vicdan, bireysel veya toplumsal tutum ve davranışları eğip bükmeden, hiç bir çifte standarta tabi tutmadan değerlendirip adalet ve hakkaniyetle hüküm vermemizi sağlayan büyük bir güçtür. Onun bu gücü, elbette ki, selîm fıtrat, dinî ve ahlakî değerlerle beslenmesinden gelmektedir.
Ayet'i kerimede; nihaî kurtuluşa erebilmenin ancak tertemiz bir kalbe sahip olmakla mümkün olabileceği ifade edilmektedir.
İnsan, vicdanını kaybederse robottan farkı kalmaz. Vicdanın olmadığı yerde merhamet barınamaz. Vicdanımızın sesi kısıldığında, dünyada adaletsizlik ve zulmün artması kaçınılmazdır. Vicdanının sesini duyamayan; mazlumun gökleri bulan, arşı âlâyı titreten feryadını işitebilir mi? Unutmayalım; duyamıyorsak mazlumun sesini; vicdanımızın sesini bastırmamızdandır. Tok yatabiliyorsak komşumuz aç iken; vicdanımızın köreldiğindendir. Bir yetimin gönlüne umut olarak giremiyosak , hakkı tutup kaldırmak yerine haksızlığa boyun eğmeyi tercih edebiliyorsak; vicdanımızın sesine kulak vermediğimizdendir.
Yeryüzünün vicdan sahibi sakinleri olarak büyük bir imtihan içerisindeyiz. Geriye sadece mazlum ve mahzun insanların kaldığı savaşlar, göçler, susuzluk ve açlıktan hayatını kaybeden çocuklar, Allah’ın topluma emaneti yetimler insanlık için büyük bir vicdan imtihanıdır. Biz mü'minler olarak bu kardeşlerimizle aynı cennete talip olduğumuzu unutmayalım. Dinî ve ahlakî sorumluluklarımızı ertelemenin vicdanlarımızı yaraladığını bilelim. Hissedebilen, başkasının derdiyle dertlenip onun gözyaşını silebilen, hüküm vermeden önce dinleyebilen, zarar vermekten kaçınan vicdanlara ihtiyacımız olduğunu hatırlayalım. Ellerimizi vicdanlarımıza koyup “Gerçekten vicdanen rahat mıyım?” diyerek her daim kendimizi muhasebe edelim.
"Allah’ım! Bizleri iyilik yaptığı zaman sevinç duyanlardan, kötülük yaptığı zaman üzüntü duyup bağışlanma dileyen kullarından eyle!”
Allah'ın rahmeti ve mağfireti hakka tabi olanların üzerine olsun
Sevgi ve muhabbetlerimle...
Mehmet KORKUTATA