Yer yüzünde yaşayan bütün insanlar; insanların ve tüm canlıların yok olması için silah üreten silah baronlarını ve siyonist israili insanlık namına kendi ülkelerinde meydanlara çıksın protesto etsin lütfen!
Unutulmamalıdır ki; Yüce Allah'ın var ettiği dünya; bütün canlı ve cansız varlıklara kucak açmış, yaşamlarını sürdürmeleri için her türlü yaşam koşulları seferber edilmiştir.
Allah aşkına neyi paylaşamıyoruz?
Yaşamak varken, neden savaş ve ölüm tercih ediliyor!
Yeryüzünde eksik olan ne varki; aç gözlülük yapıp bir birimizle savaşıp, katliam yapıyoruz!
Nitekim katliamlar sonucunda bir çok çocuk anne ve babasına doymadan yetim kalıyor, veya tam tersi ebeveynler çocuklarına doymadan toprağa veriyor!
Çünkü savaş demek, var olan bütün canlı popülasyonunu yok etmek demek!
Savaş demek, barbarlık ve insanlığın yüz karası demek!
Savaş demek, çevre katliamı demek!
Savaş demek, katliam ve vahşet demek!
Lütfen savaşlara ve işgallere hayır deyip, insanlığın şeref ve onurunu kurtaralım!
İnsanlık geçmiş çağlarla kıyaslandığında, bilimsel ve teknolojik anlamda büyük ilerlemeler kaydetmiştir.
Zira ulaşım araçlarının gelişmesiyle, aylarca süren mesafeler birkaç saatlik zaman dilimlerinde kat edilmektedir.
İnsanlık, farklı gezegenlere araçlar göndererek teknolojik seviyeleri yakalamıştır.
Tıp alanında ise, yapay zekâ ve organ naklinin gerçekleşmesinden genetik kodların çözümlenmesine kadar büyük ilerlemeler kaydedilmiştir.
Farklı medeniyet ve kültürlerde yaşayan insanlar, kitle iletişim vasıtalarının icadıyla beraber birbirlerini tanıma ve yakınlaşma imkânına kavuşmuştur.
Yüz yıl evvelinde hayal dahi edilemeyecek icat ve keşifler artık insanları şaşırtmamakta ve olağan hadiseler olarak kabul edilmektedir.
Bu baş döndürücü ilerlemelerin yanında, ne yazık ki insanlık son asırda kan, zulüm ve gözyaşının hâkim olduğu bir dönem yaşadı.
İstatistiklere baktığımızda, sadece birinci ve ikinci dünya savaşlarında resmî olarak öldürülen insan sayısının 90 milyonu aştığını gözlemlemekteyiz.
1945’ten 2024 yılına kadar olan çatışma ve savaşlarda, yaklaşık 55 milyon kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
Günümüzde ise Filistin, Gazze, Myanmar, Doğu Türkistan, Yemen, Irak ve Suriye gibi İslâm coğrafyaları başta olmak üzere, dünyanın dört bir yanındaki halklar savaşların, çatışmaların ve devlet zulmünün acımasız yüzüyle karşı karşıya kalmaktadır.
Farklı dil, din ve etnik kökenden insanların acımasızca öldürüldükleri, tecavüzlere uğradıkları ve açlık çektikleri yönündeki bilgiler, toplumlar nezdinde artık sıradan haberler olarak karşılanmakta ve kitleler duyarsızlaşmaktadır.
Şahsım adına; sizlere geçmişte ve günümüzde meydana gelen ve insanlığı felakete götüren savaşlara sebebiyet veren bozgunculuğa dikkat çekmek istedim.
Yeryüzünde mevcut güç sahiplerinin, insanlar ve toplumlar arasında çıkan kargaşa ve kaosu önleyici tedbirleri almadıklarına şahit olmaktayız.
Birleşmiş Milletler gibi, dünya barışına katkısı olması gereken uluslararası kuruluşların, bu hususta yeterince başarılı olmadıklarını üzüntüyle gözlemlemekteyiz.
Yeryüzünün farklı bölgelerindeki âdeta kan kusan savaşların, vicdan sahibi insanları rahatsız etmemesi düşünülemez.
Özellikle, İslâm’ı barış dini olarak anlayan ve anlatan biz Müslümanların, bu olumsuz tablo karşısında duyarsız olması asla ön görülmemesi gereken bir konu olmalıdır.
Ey Yüceler Yücesi Rabbim!
28.04.2024' te Çin halk Cumhuriyetini çaresiz ve savunmasız halde yakalayan hortum ve yumruk büyüklüğündeki dolu yağışı Çinlilere kâbusu yaşattı. Yaşattığın kâbus ve felâketi zâlim, Siyonist İsrailli Yahudilere de yaşat inşallah!
Sevgi ve muhabbetlerimle...