Yüce Allah (C.C) Kâinatı; insanların, hayvanların ve yaşayan tüm varlıkların her türlü ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir denge, düzen ve uyum içinde var etmiştir.
Bu denge, düzen ve uyumu bozan ise; bu dünyayı imar ve inşa etmekle görevlendirilen insanoğlu olmuştur.
Fıtratında var olan iyilik tohumunu değil de kötülük tohumunu besleyip büyüten insanoğlu' dur.
Rabbim yeryüzünde her türlü nimeti var ettiği halde insanoğlu ihtirasları uğruna helâl olan nimetlere hile karıştırmak suretiyle haram kazanç elde etmiştir.
Her türlü gıda da taklit ve tağşiş yapmıştır.
Bre dinsiz, imansızlar, bre Allah' tan korkmaz, kuldan utanmaz güruhlar, siz 1' TL ye aldığınız ürünü 10' TL ye sattığınız halde neden ürüne hile karıştırırsınız?
Bilmezmisinizki; millet zamlar karşısında inim, inim inliyor!
Mevcut olanı alacak parası yokken birde utanmadan taklit ve tağşiş ürünleri fahiş fiyata satıp hem parasından ve hemde sağlığından ediyorsunuz!
Rabbim size yedirmesin, fitil, fitil burunlarınızdan getirsin inşallah!
Diğer bir konu ise kahrolası savaş'lar!
Bu güzelim dünyamızı âdeta cehenneme çeviren üstünlük ve çıkar savaşlarının da mimarı maalesef insanoğlu'dur.
İnsan için en az gıda ihtiyacı kadar önemli olan bir diğer husus da güvende olma arzusudur.
Güven ortamını yok eden en kötü unsur ise şüphesiz ki terör ve savaştır.
Müslümanlar olarak bizler; peygamber Efendimizin (S.A.V) yaşadığı zaman diliminde bölge barışını sağlamak için Hudeybiye’de nasıl fedakârlıklar yaptığını iyi biliyor ve barışın tüm insanlık için rahmet olduğuna inanıyoruz.
Peygamber Efendimizin (S.A.V) izini takip eden ümmeti olarak sıcak, soğuk her türlü savaşa ‘Hayır!’ diyoruz.
Müslümanlar olarak bizler; kimden gelirse gelsin ve kime yönelik olursa olsun, her türlü terör ve işgal eylemini kınıyor, baskı, şiddet ve zorbalığı asla kabul etmiyoruz.
Yine bizler; insan onur ve haysiyetini ayaklar altına alan; mahremine el uzatan, çocukları yetim ve öksüz, anne, babaları gözü yaşlı bırakan, dini mabetlere ve ilim, eğitim yuvalarını bombalayan, yok eden her türlü zulmü ve işgali reddediyor, lanetliyoruz.
Bizler; Müslümanlar olarak korku, kaygı, kin ve nefret tohumları ekmek isteyen, Yüce Allah'ın mükemmel varlığı olan dünyamızı yaşanmaz hale getiren siyonist her türlü eylem ve aksiyonları kabul etmiyoruz.
Zira nerede olursa olsun insanın insanca yaşaması için gerekli olan temel gıda maddelerine, ikametgâhlara ulaşılmasına mâni olan, sınırlandıran, maddi ve manevi her türlü abluka ve işgallerin son bulmasını istiyoruz.
Yine bizler; enerjisini başkalarına acı çektirmek, onları yok etmek için sarf edenlere inat, insanlara rahmet olmak ve onları yaşatmak için varımızı yoğumuzu seferber etmek istiyoruz.
Neden?
Çünkü; İslâm’ın amacı, sorumluluk bilincine sahip, duyarlı ve topluma faydalı insanlar yetiştirmektir.
İslâm’ın gayesi; adalet, merhamet ve iyiliğin yeryüzüne hâkim olmasını sağlayacak girişimlerde bulunmaktır.
Amaç; aynı ırktan olmayanları hor ve hâkir görmemek, aynı dini inanca sahip olmayanları ötekileştirmemektir.
Amaç; insanların birbirinin hukukuna ve kutsalına saygı duyduğu bir medeniyet inşa etmektir.
Yine İslâm'ın amacı; huzur ve güven içerisinde yaşamak ve yaşatmak için mücadele etmektir.
Rehberimiz, Peygamber Efendimiz (S.A.V) Müslümanı; "elinden ve dilinden insanların emin olduğu kimse" olarak tarif etmir.
Cenab'ı Allah (C.C) Ayet'i Kerime'de: “Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.”
Bütün medeniyetlerin yaşadığı kutsal coğrafya' da, bir ismi de; "Darusselam olan Kudüs ve çevresinin hakkettiği barış ve huzur ortamına kavuşması için canı gönülden elele vererek mücadele edelim.
Dünya'da yaşayan insanların ortak coğrafyası olmuş bu kutsal topraklarda siyonist eylem ve aksiyonlara müsaade etmeyelim.
Gelin hep birlikte; dini, dili, ırkı ne olursa olsun bu kutsal coğrafya da yaşama dair bütün yaşanmışlıkları ve değerleri yeniden tesis ve inşa edelim.
Yüce Allah'ın rahmeti, bereketi ve mağfireti hakka tabi olanların üzerine olsun İnşallah!
Sevgi ve muhabbetlerimle...
